Fistüller iç organlar arasında veya iç organlar ile vücut yüzeyi arasında doğal olmayan bağlantılardır. Fistüller genellikle bir organ iltihaplandığında veya yaralandığında oluşur. Doğum sırasında perinede meydana gelen yırtıklar, kronik iltihaplı bağırsak hastalığı veya apseler fistüllere neden olabilir. Fistül belirtileri ağrı, kanama, idrar, dışkı ve diğer vücut sıvılarının uygun olmayan yerlerden sızmasıdır. Tanı, etkilenen bölgenin fiziksel muayenesi ve ultrason gibi bir yöntem kullanılarak yapılan inceleme ile konur. Tedavi genellikle fistülün cerrahi olarak kapatılmasını içerir.
Fistül, bir organ ile başka bir yapı arasındaki anormal tüp benzeri bir bağlantıdır. Mesane ve vajina gibi iki vücut boşluğu arasında veya bir vücut boşluğu ile cilt arasında bir bağlantı olabilir. Fistül terimi, Latince tüp anlamına gelen fistula kelimesinden türetilmiştir. En yaygın yerleşim yeri anüs içinde ve çevresindedir, bu durumda anal fistül olarak adlandırılır. İkinci en yaygın yer bağırsağın iki kısmı arasındadır ve enteroenterik fistül olarak adlandırılır. Fistüller rektum ile vajina, bağırsak ile cilt ve bağırsak ile mesane arasında da yaygındır.
Fistüller vücudun herhangi bir yerinde oluşabilir, ancak en sık bağırsak ve anüste görülürler. İdrar yollarında da farklı organlara giden fistüller gelişebilir.
Anal fistül, bağırsağın son kısmı ile anüs çevresindeki deri arasında gelişen küçük tünel benzeri anormal bir yapıdır. Genellikle anüs yakınındaki bir enfeksiyonun sonucu olarak gelişen bir apseden kaynaklanırlar. Apse boşaltıldığında küçük bir kanal kalabilir. Anal fistül, rahatsızlık ve cilt tahrişi gibi hoş olmayan semptomlara neden olabilir ve genellikle kendi kendine iyileşmez. Çoğu durumda cerrahi olarak kapatılması gerekir.
Anal fistülün ana nedeni anüs çevresinde gelişen apselerdir. Anal apsesi olan her iki ila dört kişiden birinde fistül gelişeceği tahmin edilmektedir. Anal fistüller genellikle ameliyat gerektirir çünkü tedavi edilmezlerse nadiren iyileşirler.
Vezikovajinal fistül: Bu vajina ve mesane arasında meydana gelir. Kadınlarda en sık görülen fistül türüdür. En yaygın nedeni histerektomi öyküsüdür.
Enterovezikal fistül: Mesane ile bağırsak arasında oluşur. En yaygın fistül tiplerinden biridir.
Vezikouterine fistül: Mesane ile rahim arasında bulunur.
Üreterovajinal fistül: Vajina ile üreter arasındadır. Üreter, idrarı böbrekler ve mesane arasında taşıyan tüp şeklinde bir organdır. Bu fistüllerin çoğu daha önce geçirilmiş bir histerektomi veya diğer pelvik ameliyatlardan kaynaklanır.
Üretrovajinal fistül: Bu vajina ve üretra arasındadır. Üretra, idrarı vücut dışına taşıyan idrar yolunun bir parçasıdır.
Kolovezikal fistül: Bu, kolon ve mesane arasındadır.
Rektovajinal fistül vajina ve rektum arasındadır. Rektum bağırsağın son kısmıdır.
Bir fistülün oluşmasının bir nedeni, apsenin uzun süre iyileşmemesidir. Apse sürekli olarak dışkı veya idrar gibi vücut sıvılarıyla doluyor olabilir ve bu da iyileşmesini engeller. Apse sonunda cilde, başka bir vücut boşluğuna veya bir organa doğru büyüyerek bir fistül oluşturabilir. Fistüller çeşitli nedenlerle gelişebilir, ancak en yaygın olanları aşağıda listelenmiştir;
Fistülün belirtileri anormal bağlantının nerede oluştuğuna bağlıdır. Perianal fistül anüste sürekli ağrıya veya şişmeye neden olabilir. Bağırsak ve mesane arasındaki bir fistül tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonlarına neden olabilir. Bağırsağın iki kısmı arasındaki fistüller herhangi bir belirtiye neden olmayabilir. Fistül belirtileri arasında ağrı, ateş, hassasiyet, kaşıntı, irin veya kötü kokulu akıntı yer alır. Belirtiler fistülün ciddiyetine ve konumuna bağlı olarak değişir.
Fistülün ucu anüs yakınındaki deride küçük bir delik olarak görülebilir, ancak hastanın bunu görmesi zor olabilir.
Fistüller genellikle hastanın semptomları ve fizik muayenesi temelinde teşhis edilir. Gerekirse BT taraması, baryum lavman, kolonoskopi, sigmoidoskopi, üst endoskopi veya fistülogram gibi görüntüleme testleri kullanılabilir.
Fistülogramda fistülün içine boya enjekte edilir ve röntgen çekilir. Boya, fistülün filmde daha iyi görünmesine yardımcı olur. Rektumdaki fistüller için lavmana benzer bir şekilde kullanılır. Cilde açılan fistüller için açıklığa küçük bir tüp yerleştirilir. Hastanın pozisyonu değiştirilerek farklı açılardan röntgen çekilir.xs
Kendi kendine iyileşen anal fistül diye bir şey yoktur. Bu fikir sadece hastanın zamanını boşa harcar ve durumu daha da kötüleştirir. İlerlemiş fistül oluşumunun bölgede cilt kanserini tetiklediği de öne sürülmüştür.
Fistülün tedavisi cerrahidir. Antibiyotik tedavisi sadece destekleyici bir önlem olarak kullanılabilir, iyileştirici değildir. Fistülün cerrahi tedavisi, fistül yolu adı verilen uzun, iltihaplı kanalın açılmasını ve kazınmasını içerir. Bu prosedür anal sfinkterleri de etkiler. Bu etkinin derecesi cerrahın deneyimine ve becerisine bağlıdır.
Operasyon sırasında, anestezi altındaki hastanın anüsü bir ekartör ile açıldıktan sonra, fistülün cilde yakın dış açıklığından oksijenli su verilerek anüsün iç açıklığının yeri doğrulanır. Fistül yolunun seyri stile adı verilen özel bir metal tel kullanılarak belirlenir. Daha sonra ameliyattan sonra etkilenecek kas miktarı tahmin edilir ve ameliyat gerçekleştirilir.
Fistülogramda fistülün içine boya enjekte edilir ve röntgen çekilir. Boya, fistülün filmde daha iyi görünmesine yardımcı olur. Rektumdaki fistüller için lavmana benzer bir şekilde kullanılır. Cilde açılan fistüller için açıklığa küçük bir tüp yerleştirilir. Hastanın pozisyonu değiştirilerek farklı açılardan röntgen çekilir.xs
Geleneksel cerrahinin yanı sıra cerrahi olmayan tedaviler de mevcuttur ve ameliyatsız yöntemlerin başında gelen lazer tedavisi, doğrudan fistül bölgesine müdahale eder. Son zamanlarda ameliyatsız anal fistül tedavisinde lazer yöntemi kasları korumak için kullanılmaktadır ve en çok tercih edilen tedavi yöntemidir. Ameliyatsız lazer tedavisinde ince uçlu radyal bir fiber fistülün içine yerleştirilir ve kanalı kapatmak için anüsün iç tarafındaki fistül kanalına yüksek enerji uygulanır. Kanal boyunca uzanan fistül duvarı tamamen yok edilir ve bu yöntem fistül kanalını tamamen ortadan kaldırır. Eğer apse varsa drene edilir, böylece rektum kasları korunmuş olur.
Tedavileri harmanlayarak hastalarını cerrahi ameliyatlardan kurtan Op. Dr. Yasir Gözü Lazer tedavi yöntemi on binlerce hastası aynı gün, günlük yaşantısına devam etmesine olanak tanıdı.